'' İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz. ''
Eşya, hukuk düzeni içerisinde iktisadi bir değeri bulunsun ya da bulunmasın, üzerinde fiili ve hukuki hakimiyet kurulabilen, kişisel nitelik taşımayan sınırları belirli cismani varlıklardır. Bu tanım beraberinde hayvanın ve cesedin eşya olup olmadığı hususunu gündeme getirmektedir. Bu konularda doktrinde birçok görüş bulunmaktadır. Öncelikle hayvanın eşya olup olmadığı hususundaki fikir ayrılıklarına bakacak olursak;
Hayvana kişilik tanıyan görüş
Hayvanı kişi benzeri sayan görüş
Hayvanı eşya sayan görüş (Türk hukukunda kabul edilmiştir.)
Hayvana kişilik tanıyan görüş; hayvanların acı ve ıstırap çekebilmesinden hareketle ortaya çıkmıştır. Bu görüşün savunucuları acı çekme duygusundan hareketle hayvanların da insanlar gibi hukuk düzeninin süjesi olarak kabul edilmelerini, onların da insanlarla eşit haklara sahip olduklarını savunmaktadır. Bu görüşü savunanların eksiklerinden biri hayvanların hukukun öznesi olarak kabul edilmesi halinde hayvanların hem haklara hem de aynı zamanda borçlara sahip olması gerektiği olgusudur. Bu açıdan bakıldığında hangi hayvanın borçlara sahip olduğu kabul edebilir?
Hayvanı eşya sayan görüş; Roma hukuku kökenlidir ve hayvanları taşınır bir eşya olarak kabul etmektedir. Bununla beraber insanlara hayvanları koruma ve onlara eziyet etmeme vb. yükümlülükler getirmektedir ve bu hususlara aykırı davranışları müeyyideye tabi kılmaktadır. Hayvanları mutlak suretle eşya olarak kabul etme halinde onlardan yararlanma, onları kullanma, satma vb. veya maddi ya da hukuki bir tasarrufla onları mal varlıklarından çıkarma da mümkün kılınmaktadır. Dünya üzerinde sahipli hayvanların dışında birçok sahipsiz hayvan da bulunmaktadır ve bu hayvanların sınırsız bir biçimde mülkiyet hakkının konusu yapılabilmesi hem insanoğlunun hem de dünyanın sonunu getirecektir. Bu açıdan bakıldığında hayvanları tamamen eşya kategorisine dahil etmek çözülemeyecek birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.
Son olarak hayvanı kişi benzeri sayan ve doktrinde benimsenen ağırlıklı görüş; hayvanlara özel bir hukuki kişilik tanınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu görüş hayvanların korunmasını, münhasır çıkarları bulunan bir hukuk öznesi sayılmalarını fakat bunun asla insana benzetilerek bir kişilik oluşturma şeklinde olmaması gerektiğini savunmaktadır. Belirli çerçeveler içerisinde gayet makul ve hukuken uygulanabilirliği olabilecek ve diğer hakları zedelemeyecek bir görüş olduğu için bu görüşün kabul edilmesi mümkün görünmektedir.
Bir diğer husus ‘’ceset eşya mıdır değil midir’’ tartışmasıdır.
Bu konuda da doktrinde birçok görüş bulunmaktadır. Maddi açıdan bakan kişiler cesedi eşya olarak kabul ederken, manevi ve dini açıdan konuyu ele alan kişiler cesedin eşya olmadığını kabul etmektedir. İkinci gruptaki kişilere göre cesedi eşyaya indirgemek ahlaki ve inanç değerlerini zedelemektedir. Doktrinde hakim olan görüş, cesedin eşya olarak kabul edilmesidir. Bu görüş, kişilik ölümle sona erdiğinden, ölen kişinin cesedi üzerinde hak iddia etmesinin imkansız olduğunu iddia eder.
Ölenin yakınlarının hukuk ve ahlak kuralları çerçevesinde ceset üzerinde haklara sahip olması ve definle ilgili kurallara riayet edilmesi zorunluluğu toplumumuzda cesedi bir kalem veya masa gibi sıradan bir eşya olarak kabul edemeyeceğimizi göstermektedir.
Sonuç olarak cesedin tam olarak eşya sayılamadığını fakat muhtevası dikkate alındığında eşyaya daha yakın olduğu söylenebilir. Kanımca, cesedi ne mutlak suretle eşya saymak ne de tamamıyla eşya olmadığını dile getirmek mümkün değildir. Cesedin hem toplum hem de hukuk açısından değeri dikkate alınarak mevzuatta ayrı bir düzenleme yer verilmesi isabetli olacaktır.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu
Daha önce, hayvanların, "eşya, mal" kapsamında değerlendirildiği yasada hayvanlara yönelik suçlar, Kabahatler Kanunu kapsamında caydırıcı olmayan para cezasıyla cezalandırılıyordu. Nitekim, değişiklik öncesi düzenlemede cezaların caydırıcı etkiye sahip olmaması, hayvanlara bir mal veya eşya vasfı atfedilmesi ve korumaya dönük önlemlerin etkili olmaması kamuoyunda uzun süredir eleştirilerin odağı halindeydi. Dolayısıyla, hayvan hakları ile ilgili iyileştirmeler içeren mevzuat değişikliğinin yapılması kaçınılmaz bir hal aldı. Bu doğrultuda, yakın zamanda yapılan çalışmalar sonucunda hayvanların rahat yaşamalarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amacıyla 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda çeşitli değişiklikler gerçekleştirildi.
Değişikliklere detaylı bakmak için Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a göz atınız. Link aşağıdadır.
.................................................................................................................................................................................................
Comments