top of page

 

Lütfen yorumlarınızı, önerilerinizi veya düzeltmelerinizi iletmekten çekinmeyin.

Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Delil


Hukuka aykırı delil, ceza muhakemesi

Ceza muhakemesi bireylerin özgürlüklerine herhangi bir vasıtaya ihtiyaç duymaksızın müdahalede bulunabilen bir hukuk alanıdır. Çünkü ceza muhakemesinin asli amacı hukuka bağlı bir şekilde olmak kaydı ile ceza normları kapsamında suç olarak belirlenmiş fiillerin şüpheli kimse tarafından işlenip işlenmediğini tespit etmek(maddi gerçeğe ulaşmak) ve suçu işlediği tespit edilen faile öngörülen yaptırımları uygulamaktır. Bu şekilde suçları önleyici mekanizmanın sürekliliğinin sağlanması, toplum üzerinde caydırıcı etkinin oluşması ve kamu düzeninin korunması sağlanmak istenmektedir. Bunu yaparken her ne kadar önlenmeye çalışılsa da, kaçınılmaz olarak kişilerin özel alanlarına temas edecek durumlar meydana gelmektedir. Bu durumda karşımıza iki soru çıkmaktadır. Bunlardan ilki; maddi gerçek araştırılırken kullanılacak her yolu meşru saymanın mümkün olup olmadığıdır. Diğeri ise her daim gözetilmesi gereken belli başlı kuralların var olup olmadığı ya da mevcut kuralların varlığı durumunda bu kuralları somut olayın koşullarını gözeterek esnetmemizin mümkün olup olmadığıdır.


Hepimizin bildiği üzere maddi gerçeğin aydınlatılmasında, vakıaların ispatında deliller bize ışık tutmaktadır. Delillerin değerlendirilmesinde gözetilmesi gereken husus; delilin elde ediliş biçimidir. Anayasamızın 38. maddesinde de belirtildiği üzere “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” Devlet, bütün faaliyetlerinde olması gerektiği gibi delil toplama faaliyetinde de hukuk kurallarına uygun davranmalı ve bu kurallarla kendisini bağlı tutmalıdır. Bu doğrultuda bireylerin temel hak ve özgürlükleri güvence altında olacaktır. Suçu oluşturan olayları ortaya koyan delilleri elde etme faaliyeti çerçevesinde hukuka aykırı yöntemlere başvurulması halinde karşımıza hukuka aykırı deliller çıkmaktadır. Bir delilin ceza muhakemesinde kullanılabilmesinde en ehemmiyet arz eden nokta hukuka uygun olarak elde edilmiş olmasıdır.


Ceza Muhakemesinde Delil


Delil, maddi gerçeklerin ortaya çıkarılmasında kullanılan en mühim ispat aracıdır. İspat hukukunun esası olan “delil” kavramı, ceza normlarında soyut tanımlamaları bulunan suçlardaki tipe uygun hareketlerin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini, gerçekleşmişse bu fiilin kim tarafından işlendiğini tespite ve ortaya koymaya yönelik her türlü iz, eser, belge ve kayıtlar olarak tanımlanabilir. Bir ispat aracının delil olarak kabul edilebilmesi için bazı şartları taşıması gerekmektedir. Öncelikle gerçekçi ve akla uygun olması lazımdır. Bunların yanında ispat faaliyeti açısından önem arz etmesi, kolektif olması ve hukuka aykırı olmaması gerekmektedir. Tüm bu özelliklerin varlığı bir bütünün parçalarını oluşturmaktadır. Bir özelliğin eksikliği dahi söz konusu ispat aracının delil vasfına haiz olma noktasında meşruiyetini etkilemektedir. Nitekim Yargıtay’ın birçok kararında bu özellikleri taşımayan delillere dayanılarak verilmiş hükümlerin bozulduğunu görülmektedir.

Deliller değişik şekillerde tasnife tabi tutulmuşlardır. Yaygın kullanılan tasnif yöntemine göre deliller belirti deliller, beyan delilleri ve belge delilleri olmak üzere 3’e ayrılmaktadır. Olayla ilgili doğrudan bilgisi olan kişiler tarafından söz konusu uyuşmazlığa ilişkin yapılan açıklamalar beyan delilleridir. Belge delili ise resmi ya da özel belge niteliği taşıyan her türlü evrak ile yazı, ses ve görüntü kayıtlarından oluşmaktadır. Belirti delilleri ise bu iki delil türü dışında kalan uyuşmazlık açısından öneme haiz olan her türlü bulgulardır.


Ceza muhakemesinde delillerin nasıl elde edileceğinin düzenleyen yasal normlar bulunmaktadır. Çünkü delillerin elde ediliş şeklindeki yöntemler bazen ciddi bir şekilde temel hak ve özgürlüklerin zedelenmesine yol açabilmektedir. Kanun koyucumuz durumu öngörerek bunu önleyici tedbirler almıştır.


Ceza yargılamamızda delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Lakin, kabul edilen bu serbestliğin çerçevesi mutlak değildir. Başka bir deyişle, bu durum “delillerin kaynaklarının, elde edilme yöntem ve esaslarının kanunla konulması kuralını ortadan kaldırmamaktadır.” Nitekim delil serbestisinin tamamlayıcı bir parçası olarak ceza yargılamalarında kabul ettiğimiz sistem vicdani delil sistemidir; anlaşıldığı üzere hakimler delillerin değerlendirmesini vicdani kanaati çerçevesinde yapmaktadırlar(CMK 217). Vicdani delil sisteminin benimsenmesinin en önemli nedenlerinden birisi, yasa koyucunun olayların oluşum şeklini önceden tahmin edememesinden kaynaklanan sakıncaları ve adil olmayan sonuçları bertaraf etmektir. Fakat yargıçlar vicdani kanaatlerine göre delilleri değerlendirirken yapılan değerlendirmenin keyfilik boyutuna varmaması gerekmektedir. Çünkü Anayasamızın 2. maddesinde de önemle belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir ve bunun bir sonucu olarak da 138. maddede belirtildiği üzere yapılan işlemlerin hukuka, usule ve yasaya uygun olması gerekmektedir. Diğer bir deyişle maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılırken, bu amacın her ne pahasına olursa olsun gerçekleşmesini aramak değil, insanlık onuru ve hukukun temel prensiplerini dikkate almak suretiyle insan hakları ihlallerine yol açmamak gerekir.


Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Delil


Öncelikle hukuka aykırılık kavramından bahsetmemiz gerekmektedir. Hukuka aykırılık, ceza hukukunda suçun oluşmasının bir şartı olarak aranan kurucu unsurlardandır. Ceza hukuku anlamında hukuka aykırılık, işlenen ve kanundaki tarife uygun bulunan fiile hukuk düzenince cevaz verilmemesi, bu fiilin caiz sayılmaması ve bu fiilin yalnız ceza hukuku ile değil, bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılığın ne şekilde gerçekleşebileceği konusunda da doktrinde tartışmalar bulunmaktadır.


Suçun sübut bulup bulmadığını incelerken, mahkemenin yegâne dayanak noktasını deliller oluşturmaktadır. Delil olmadan bir yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi tahayyül dahi edilemez. Başka bir deyişle delilsiz bir muhakeme sonucunda sanık hakkında bir kanaate ulaşılması mümkün değildir. Hangi delillerin hukuka aykırı deliller olarak değerlendirilmesi noktasında hukuka aykırılık kavramı önem arz etmektedir. Bu bağlamda dikkate alınması gereken yalnızca bir ülkede hâlihazırda uygulanan yasalar ve ilgili mevzuat değildir. Evrensel ve uluslar üstü düzeyde geçerli olan hukuk kurallarının da dikkate alınması gerekmektedir. Ceza yargılamasında evrensel ilkeler önemli bir konumdadır.


Hukuk düzeni kurallarına uygun olarak delil elde edilmesi ve değerlendirilmesi işlemine getirilen sınırlamalar delil yasakları olarak nitelendirilmektedir. Mahkemenin sanık hakkındaki olağan şüphesini kanaate çevirmeye elverişli olan delillerin, hukuka uygun biçimde elde edilmesi ve değerlendirilmesi zorunludur. Yasak delil, ister delilin elde edilmesi aşamasında (delil elde etme yasağı) isterse delilin ileri sürülmesi ve mahkemece dikkate alınması aşamasında (delil değerlendirme yasağı) söz konusu olsun, hukuka uygun delillerden farklı olarak, maddi gerçekliği temin etmeye elverişli değildir.


Hukuka aykırı delillerin hükme esas alınması başlangıçta başka menfaatler açısından fayda sağlıyor gibi görünse de uzun vadede çok daha ağır zararlara sebep olmaktadır. Hukuka uygun olmayan delillerin hüküm kurulurken hükme esas alınmaması temel hak ve özgürlüklerin koruma altına alınması amacına hizmet etmekle birlikte hukuku uygulamayı sağlamakta ve hukuk düzenini ve hukukun üstünlüğünü koruma altına almaktadır. Keza yürürlükte bulunan bütün kanunların ruhu göz önüne alındığında görülmektedir ki, hepsi keyfiliği, hukuku ve kanunu dolanmayı engellemeye çalışmaktadır. Buna rağmen uygulamaya bakıldığında, yine de zaman zaman sistemde birtakım aksaklıkların meydana geldiği aşikardır. Ceza muhakemesi kanunu ve diğer kanunlar ile keyfiyet kati suretle engellenmeye çalışılmasına rağmen yukarıda bahsedilen durumlar meydana gelebiliyorken, hukuka aykırı delil kullanımına müsaade etmekle keyfiyetin kapılarının tamamen açılacağını söylemek yanlış olmayacaktır.



Son Yazılar

Hepsini Gör

Suç, kast ve taksir nedir?

Suç Suç, Türk Ceza Kanunu veya cezai unsurları içeren özel kanunlar tarafından tanımlandığı şekliyle Türk kanunlarına göre yasaklanmış ve...

Kommentare


bottom of page