(1) Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.
(2) Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
Hâkim veya mahkeme tarafından verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki, gerek maddi hukuka gerekse usul hukukuna ilişkin aykırılıkların, “kanun yararına bozma” kanun yoluyla giderilebilmesinin mümkün olması, CMK’nın 315. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.” şeklindeki düzenlemeden; CMK’nın 311 ve devamı maddelerinde hüküm altına alınan “yargılamanın yenilenmesi” kanun yolunun, diğer olağanüstü kanun yollarına göre daha özel nitelikte olduğunun, bu bağlamda adli hataların “olağanüstü itiraz” ya da “kanun yararına bozma” yasa yollarıyla giderilebilmesinin mümkün olduğu durumlarda, yargılamanın yenilenmesinin istenemeyeceğinin anlaşılması, CMK’nın 311. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi uyarınca; yargılamanın yenilenmesi açısından yeni delil ve olayın varlığından bahsedilebilmesi için söz konusu delil ya da olayın, mahkeme ya da yargılamayı yapan hâkim tarafından bilinmemesi, diğer bir ifadeyle mahkeme ya da hâkimin bilgisi dışında kalmış olması gerektiğinden hareketle; somut olayda olduğu gibi aynı mahkemenin farklı esaslarına açılmış bulunan ve soruşturma ya da kovuşturma dosyalarına ilişkin belge ve bilgilere hızlıca ve kolayca ulaşılabilmesine olanak sağlayan Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden her türlü bilgisine ulaşılabilecek olan 25.04.2010 ve 29.04.2010 tarihli eylemlere ilişkin davaların mahkeme ya da hâkim tarafından bilinmediğinin, bu bağlamda ayrı ayrı kesinleşmiş söz konusu bu davaların yeni delil ya da olay olduğunun ileri sürülebilmesinin mümkün olmaması karşısında; aralarında hukuki kesinti bulunmayan 25.04.2010 ve 29.04.2010 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından ayrı ayrı adli para cezasına mahkûm edilen sanığın, temyiz edilmeksizin kesinleşen söz konusu bu hükümlere konu eylemlerinin, TCK’nın 43. maddesi gereğince zincirleme suç kapsamında kalıp kalmadığı hususunun, CMK’nın 309 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan “kanun yararına bozma” yasa yoluyla incelenmesi gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.(Ceza Genel Kurulu 2019/8 2022/195 22.03.2022)
Kommentare